Translations for „ülkeyi“ in the German » Turkish Dictionary

(Go to Turkish » German)

auf Wanderschaft sein (gehen)

ülkeyi/dünyayı dolaşmaya çıkmak

Monolingual examples (not verified by PONS Editors)

Turkish

Ancak herhangi bir ülkeyi temsil etmediği gerekçesiyle heyetin kongredeki oturumlara katılması kabul edilmedi.

tr.wikipedia.org

Yetkiler Şansölyelik binasında toplanmıştı ve Şansölye ülkeyi yönetmeliklerle yönetiyordu.

tr.wikipedia.org

Program her hafta farklı bir ülkeyi tanıtmaktadır ve ülke kültürlerini, adet, gelenek ve göreneklerini, turistik köşelerini, ülke güzelliklerini ve halkının yaşantısı hakkında bilgi vermektedir.

tr.wikipedia.org

Muhammed'in sabrı tükendi ve ümerâdan hacca gitmek için ülkeyi terk etmesine müsaade edilmesini istedi.

tr.wikipedia.org

Dizideki siyasi hiciv esas olarak kendilerini ülkeyi yönetiyor sanan bakanlarla gerçekte ülkeyi yöneten bürokrasi arasındaki çelişkili ilişkiyi ele alır.

tr.wikipedia.org

Bu esnada bir de ülkeyi perişan eden veba salgını baş göstermişti.

tr.wikipedia.org

O acımasız verimlilik ile iç isyanları bastırmayı başardı ve ülkeyi merkezi bir denetimli hale getirdi.

tr.wikipedia.org

Verilen büyük ödünler ve işgal kuvvetlerinin düzenlemeleri ülkeyi tam bir ekonomik yıkıma sürükledi.

tr.wikipedia.org

Vergi tahsilinde de adaletli düzen sağlamak ve halka büyük acımasızlık yapılmasını önüne geçmek için tüm ülkeyi yeniden tahrir ettirmiştir.

tr.wikipedia.org

Irak son zamanlarda korona virüsü nedeniyle ülkeyi ziyaret eden İranlılara geçici bir yasak koydu.

tr.wikipedia.org