Translations for „giren“ in the German » Turkish Dictionary

Einschub

(araya giren) ek

Prüfling

sınava giren aday

Einbrecher

(kırarak giren) hırsız

Einwanderer

göçmen (bir ülkeye giren)

Medaillengewinner(in)

ilk üçe giren, madalya kazanan

Monolingual examples (not verified by PONS Editors)

Turkish

Toprak içine giren bu asitli sular ağaç köklerini, bitkisel ve hayvansal toprak canlılarını zarara uğratır.

tr.wikipedia.org

TDK’ya göre kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet.

tr.wikipedia.org

Filmde, kocasını kendisine aşık ettirebilmek isteyen bir baldız ve fakir rolüne giren bir kızın hikâyesi anlatır.

tr.wikipedia.org

Ancak, tekilliğe giren ışık kendi son verilmiş jeodeziklerine sahip olur hipoteziyle çıplak tekillikleri kara delik olarak görürüz.

tr.wikipedia.org

Bu ilk motorların temel problemi giren yakıtın %2’sinden daha azını yararlı bir işe dönüştürerek yavaş ve beceriksiz kalmalarıydı.

tr.wikipedia.org

Havaalanı güvenliği bu konuda başarılı olur ise havaalanı veya ülkeye giren tehditlerin, yasa dışı öğelerin şansı büyük ölçüde azalır.

tr.wikipedia.org

Savcının odasına giren iki militan panik butonuna basan savcıyı etkisiz hale getirerek odayı içeriden kilitlediler.

tr.wikipedia.org

Oda sıcaklığında azot ile reaksiyona giren tek metaldir.

tr.wikipedia.org

Hatta erkeklerle cinsel ilişkiye giren biseksüel kadınlar dahi erkek partnerlerini terk etmeleri için lezbiyen feminizm tarafından tamamen kadınlarla cinsel ilişki kurmaya teşvik edilmektedirler.

tr.wikipedia.org

Kendi alanına giren konularda ortaya attığı sav ve kuramlar, ekip arkadaşları için yol gösterici niteliktedir.

tr.wikipedia.org