Translations for „oturtma“ in the Turkish » German Dictionary

oturtma N

1. oturtma Verbalsubstantiv zu oturtmak:

2. oturtma:

oturtma

türkisches Gemüsegericht mit Hackfleisch

Monolingual examples (not verified by PONS Editors)

Turkish

Karaya oturtma bilerek değil de başka nedenlerden ötürü gerçekleşmişse müşterek avarya söz konusu olmaz; ancak, karaya oturan geminin tekrar yüzdürülmesi için yapılan masraflar yüzdürme müşterek avaryası sayılır.

tr.wikipedia.org

Metinde dikkati çeken ise, onun olayları dini sebeplerle açıklama kaygısından uzak, bilimsel bir temele oturtma girişimidir.

tr.wikipedia.org

Ayrıca kazığa oturtma işkencesi, savaş zamanlarında isyanları bastırmak, hainleri, işbirlikçilerini, ve askerî disiplin ihlalleri yapanları cezalandırmak için de kullanıldı.

tr.wikipedia.org

Kartlar bu makinelerde veri kısmında bir oturtma aygıtı desdeğiyle oynatılabilirler.

tr.wikipedia.org

Süleyman ise kazığa oturtma cezası ile cezalandırılacaktı.

tr.wikipedia.org

Ortaçağ'da cerrahlar, kırık kemikleri yerine oturtma ve bu tip yaralanmaların bakımı konusunda oldukça iyilerdi, ancak zayıf hijyen anlayışı nedeniyle kesikler, enfeksiyon gibi çok daha büyük tehlikeler oluşturabilmekteydi.

tr.wikipedia.org

Cinayet ve mezar soygunculuğu gibi ciddi suçlar, başın kesilmesi, suda boğma ya da kazığa oturtma suretiyle idamla cezalandırılırdı.

tr.wikipedia.org

Bu tekniğe ana kola oturtma veya karıştıran bir ifâdeyle tayfölçer paralaksı denir.

tr.wikipedia.org

Yol kesmek, köy basmak, fidye toplamak, postaları soymak gibi çeşitli yöntemlerle çalışan çeteler ayrıca kazığa oturtma, kasatura ile karın yarma gibi işkence biçimlerini de kullanmaktaydı.

tr.wikipedia.org

Mantıksal pozitivizm bu anlamda pozitivizmin bilim/bilimsellik iddialı felsefi statüsünü devam ettirir; felsefenin deney dışı kalan niteliğini yadsıyarak, metafizik ilan ederek kendilerine göre felsefeyi doğru bir temel oturtma iddiasındadırlar.

tr.wikipedia.org