Translations for „tanıdığı“ in the German » Turkish Dictionary

stadtbekannt

bütün şehrin bildiği/tanıdığı

Monolingual examples (not verified by PONS Editors)

Turkish

Kurbanın ve failin birbirini tanıdığı durumlarda, toplumsal kodlar sebebiyle buna karşı koyabilmek, mücadele edebilmek ve bunu engelleyebilmek daha büyük zoruluklarla karşılaşılabilmektedir.

tr.wikipedia.org

Zamanaşımı hukuk kurallarının kişilere tanıdığı hakların, getirdiği yaptırımların yine hukuk kuralları ile belirlenen süreleri aşmasıdır.

tr.wikipedia.org

Ancak halkın başarısına karşın iktidar monarşi düzeninin elit kitlelere tanıdığı seçim hakkından dolayı mecliste çoğunlukta olan burjuvaziye kalmıştı.

tr.wikipedia.org

Yerel ve uluslararası yasalara göre suç olan bu pişkin saldırı karşısında hukukun tanıdığı hakların kullanılmasını sansür diye yaftalayacaksın.

tr.wikipedia.org

On yıllık olan en iyi tüfek, herkesin maricon (ibne) diye tanıdığı on beş yaşında, geri zekâlı bir ufaklığa verilmişti.

tr.wikipedia.org

Vianu'ya göre, diğer üyesi adının bilinmeyen bir kahvehane tanıdığı olan "entelektüel grup" adlı şakacı bir siyasi parti yaratmayı amaçlamıştı.

tr.wikipedia.org

Ona göre doğmak birmiş olmaktır, ölmek her şeyin ilkesine dönmektir ve dünyanın tanıdığı ya da tanıyacağı bütün varlıklar sonsuz sayıda olmuş ve olacaklardır.

tr.wikipedia.org

Başka baskılarda ise bu hazımsızlığı tanıdığı bir adamın yaşadığı tecrübe olarak anlatır oldu.

tr.wikipedia.org