Translations for „yaşayıp“ in the German » Turkish Dictionary

ein Schattendasein führen

dikkati çekmeden yaşayıp gitmek

Monolingual examples (not verified by PONS Editors)

Turkish

Bu süre içerisinde yiyecekleri kısıtlı olan ve sürekli olarak siyasi çatışmalara giren kurtulanlar en sonunda birbirleri ile anlaşmazlık yaşayıp büyük bir kargaşaya yol açacaklardır.

tr.wikipedia.org

Soy bilim, tarihte gerilere giderek bir şeyin menşeini bulma ve bu menşein günümüzde yaşayıp yaşamadığı sonucuna ulaşma amacında değildir.

tr.wikipedia.org

Birinin yalnızca kendi bildirimlerine dayalı olarak verilen deneyimi yaşayıp yaşamadığından emin olması belleğin güvenilmezliği'nden dolayı mümkün değildir.

tr.wikipedia.org

Bara halkı burada yaşayıp sığır hayvancılığı ile geçinir.

tr.wikipedia.org